Turkey

Not Free
35
100
A Obstacles to Access 13 25
B Limits on Content 11 35
C Violations of User Rights 11 40
Last Year's Score & Status
37 100 Not Free
Scores are based on a scale of 0 (least free) to 100 (most free). See the research methodology and report acknowledgements.

Genel Bakış

Bu yıl hükümetin, sosyal medya platformlarını geçici olarak engelleyerek ülkenin güneyinde yaşayan kişileri temel hizmetlere ve araçlara erişimden yoksun bırakmasıyla birlikte internet özgürlüğü Türkiye’de düşüşe geçti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), sosyal medya şirketlerinin içerik kaldırma talepleri gibi tedbirlere yanıt verebilmeleri için ülke içinde temsilci bulundurmalarını zorunlu hale getirerek bu şirketlere sıkı kısıtlamalar koyan baskıcı bir yasayı onayladı. Hükümet, özellikle COVID-19 salgını sırasında, giderek artan şekilde gazetecileri, aktivistleri ve blog yazarlarını internetteki faaliyetleri nedeniyle taciz etti, tutukladı ve gözaltına aldı. Ayrıca yaşanan iki deprem, telekomünikasyon altyapısına hasar verdi ve binlerce kişiyi internet erişiminden mahrum bıraktı.

AKP, 2002’den bu yana Türkiye’yi yönetiyor. AKP hükümeti başlangıçta bazı özgürleştirici reformları hayata geçirdikten sonra, siyasi hakları ve sivil özgürlükleri giderek artan bir şekilde hor görmeye başladı ve 2016’da liderliğe muhalefet ettiği düşünülen kişilere karşı ağır bir baskıyı tetikleyen darbe girişiminin ardından hükümetin otoriter doğası tamamen pekişti. 2017’de kabul edilen anayasa değişikliğiyle iktidar, Cumhurbaşkanı’nın elinde toplandı. Erdoğan, Türkiye’deki siyasette muazzam bir güç uygulasa da 2019’daki belediye seçimlerinde muhalefetin kazandığı zaferler, Erdoğan'ın otoritesinin sınırsız olmadığını gösterdi.

Kilit Gelişmeler, 1 Haziran 2019 - 31 Mayıs 2020

  • Yaşanan iki deprem —Eylül 2019 ve Ocak 2020’de—telekomünikasyon altyapısına hasar verdi ve binlerce kişi internet erişiminden mahrum kaldı (bkz. A1).
  • Şubat ayında, Türkiye ordusunun Suriye'nin kuzeyinde hava saldırıları düzenlediği sırada sosyal medya platformları kısa bir süreliğine engellendi (bkz. A3).
  • Türkiye’nin en yüksek mahkemesi olan Anayasa Mahkemesi’nin, Wikipedia’nın engellenmesinin anayasaya aykırı olduğu yönünde karar almasıyla birlikte, iki yılın sonunda Wikipedia yeniden erişime açıldı (bkz. B1 ve B3).
  • Birçok bağımsız medya platformu, hükümetten gelen taleplerle engellendi: Son olarak dokuz8HABER ve Oda TV’nin haber siteleri sırasıyla Haziran ve Mart 2020’de engellendi (bkz. B1).
  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya platformlarının içerik kaldırma taleplerine yanıt verebilmeleri için ülke içinde temsilci bulundurmalarını zorunlu hale getiren yeni bir yasayla bu platformlara sıkı kısıtlamalar koydu. Yasada ayrıca veri yerelleştirme tedbirleri yer alıyor (bkz. B3 ve C6).
  • COVID-19 salgınıyla ilgili asılsız haberler paylaştıkları iddiasıyla yüzlerce sosyal medya kullanıcısı gözaltına alındı veya sorgulandı (bkz. C3). Yurttaş gazeteciler ve muhalefet üyeleri, internette paylaştıkları içerikler nedeniyle cezaevine gönderilmeye devam etti (C3).

A. Erişimin Önündeki Engeller

Raporlama döneminde yaşanan iki deprem telekomünikasyon altyapısına hasar verdi ve Şubat 2020’de Türkiye ordusunun Suriye'nin kuzeyindeki saldırıları sırasında bir seferliğine sosyal medya platformlarında ve mesajlaşma uygulamalarında kısa süreli erişim sorunu yaşandı. İnternet penetrasyon oranları büyümeye devam etti ve hızlar arttı. Öte yandan ülkede internetin bel kemiği son derece merkezileşmiş halde kalmaya devam etti ve internete erişim bedeli hâlâ görece yüksekti.

A1: Altyapıyla ilgili sınırlamalar internete erişimi veya internet bağlantılarının hızını ve kalitesini kısıtlıyor mu? (0–6 puan) ( 4 / 6)

Puan Değişimi: Raporlama döneminde yaşanan iki farklı deprem sonucunda hem mobil hem de sabit hatlardan internete bağlanabilirlik etkilendiği için puan 5’ten 4’e düşürüldü.

Altyapıyla ilgili sınırlamalar internete erişimi veya internet bağlantılarının hızını ve kalitesini doğrudan kısıtlamıyor. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne (ITU) göre, internet kullanan kişilerin oranı 2017’de yüzde 65 iken, 2019’da yüzde 75.3 oldu.1 Türkiye İstatistik Kurumu'nun Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırmasına göre, internet erişimi olan hanelerin oranı 2019’da yüzde 88.3’e yükseldi.2 Türkiye, Avrupa’daki en konsantre mobil pazarlardan birine sahip.3 2019’un son çeyreği itibarıyla ülkede 76.6 milyon geniş bantlı bağlantı abonesi bulunuyordu.4 Mobil internet abonelerinin oranı Aralık 2019 itibarıyla 61.6 milyona yükseldi - yani 2018’e kıyasla yüzde 2 arttı;5 düzenli mobil penetrasyonu, aygıtlar arası (M2M) iletişim dahil olmak üzere, nüfusun yüzde 97.2’sine ulaştı.

Türkiye, raporlama döneminde, telekomünikasyon altyapısına hasar veren ve internet servislerinde aksamalara neden olan iki deprem yaşadı. 26 Eylül 2019’da İstanbul’da yaşanan 5.8 büyüklüğündeki deprem, telekomünikasyon hizmetlerinde 27 saate kadar süren aksamalara yol açtı. Hizmet sağlayıcı Türk Telekom iki gün süren kesintiler yaşandığını bildirdi. Ocak 2020’de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), gerekli koşullarda müşterilerin ihtiyaç ve taleplerini karşılayamadıkları için şirketlere yaklaşık 20 milyon lira (3.48 milyon ABD doları) tutarında ceza verdi ve gelecekte depremler olması durumunda hizmetlerin sürdürülebilmesini sağlamak amacıyla tedbirler almaya başladı.6 24 Ocak 2020’de Elazığ’da yaşanan 6.8 büyüklüğündeki deprem de cep telefonu ve sabit hatlar üzerinden sunulan iletişim hizmetlerinde üç saate kadar süren aksamalara neden oldu.7

Türkiye’nin dört bir yanında birçok üniversiteye hizmet veren internet hizmet sağlayıcısı (ISP) Ulusal Akademi Ağ ve Bilgi Merkezi, 12 Kasım 2019’da birkaç saat boyunca bağlantı sorunlarına yol açan teknik zorluklar yaşadı.8 Bağlantı sorunlarının ardından ne hizmet sağlayıcıları ne de tüm üniversite bağlantılarının merkezi olan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) sorunun detaylarına veya nedenine ilişkin bir açıklama yaptı.

A2: İnternet erişimi kullanımı yasaklama derecesinde pahalı mı veya coğrafi, toplumsal veya diğer nedenlerden dolayı nüfusun belli kesimleri için erişilemez durumda mı? (0-3 puan) (2 / 3)

Türkiye’de düşük gelir oranlarına rağmen internet fiyatlandırması hâlâ yüksek. 2020 Kapsayıcı İnternet Endeksi raporuna göre geniş bantlı hizmetlerde pazar yoğunluğu, geniş bant maliyetlerinin yüksek olmasına yol açtı. Türkiye alım gücü açısından Avrupa’da hâlâ en düşük puana sahip ülke ve dünya ölçeğinde 61. sırada.9 Bir önceki raporlama dönemi kadar ciddi derecede olmasa da ülke çapında sık sık elektrik kesintileri yaşanmaya devam etti. Geçmiş yıllarda ülkenin güneydoğu bölgesinde internet bağlantısı, kötü telekomünikasyon altyapısından ve elektrik kesintilerinden olumsuz etkileniyordu. 2020 Kapsayıcı İnternet Endeksi Raporu’na göre, internete erişebilen erkeklerin oranı, kadınlara kıyasla yüzde 13 daha fazla; bu durum önceki yıla göre yüzde 2’lik bir iyileşme olduğunu gösteriyor. Ancak cep telefonlarına erişimde cinsiyetler arasında belirgin bir fark bulunmuyor.10

Türkiye’de Mart 2020’de ilk COVID-19 vakasının bildirilmesinden sonra okullar ve üniversiteler geçici olarak kapatıldı ve üniversite öğrencilerine, derslerini internet üzerinden tamamlayacakları söylendi. Ancak birçok öğrenci yüksek hızlı internet bağlantısına erişemiyor ve bu nedenle çevrimiçi derslere katılamadı. Yükseköğretim Kurulu, bilgisayarı veya yüksek hızlı internet bağlantısı olmayan üniversite öğrencilere kayıt dondurmalarını ve eğitimlerine bir sonraki yıl devam etmelerini tavsiye etti.11

A3: Hükümet, internete bağlanabilirliği kısıtlamak amacıyla internet altyapısı üzerinde teknik veya hukuki denetim uyguluyor mu? (0-6 puan) (3 / 6 )

Puan Değişimi: Şubat 2020’de Suriye’nin kuzeyinde Türkiye'nin düzenlediği hava saldırısı sırasında sosyal medyada uygulanan kısıtlamalar nedeniyle puan 4’te 3’e düştü.

İnternet bağlantısı kısıtlamaları, sık sık yaşanmasa da raporlama dönemi boyunca devam etti. Şubat 2020’de Türk askerlerinin Suriye'nin kuzeyinde hava saldırısı düzenlediği sırada sosyal medya kullanıcıları bağlantı sorunları yaşadıklarını bildirdi.12 Bağlantı sorunları yaklaşık 16 saat sürdü ve sosyal medya platformlarının ve sorun, mesajlaşma uygulamalarının aralıklı olarak engellenmesinden kaynaklanıyordu. Telekomünikasyon operatörleri Twitter, Facebook ve Instagram’a erişimi tamamen engellerken WhatsApp ve YouTube’a erişimi kısmen engelledi. Bu şirketler, erişim engellemeleri konusunda herhangi bir açıklama yapmadı. Daha önceki yıllarda Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyinde düzenlediği askeri operasyonlarda da benzer kısıtlamalar yaşanmıştı.13 Hükümetten konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı ancak NetBlocks’a göre “alınan tedbirlerin Suriye’ye asker konuşlandırılmasıyla ilgili olduğu anlaşılıyordu” ve haber kaynakları kısıtlamaların nedeninin “internetteki dezenformasyon” olduğunu söylüyordu.14 Geçmiş yılların aksine, 2019’da ve 2020’de, Kürtlerin kurduğu Halkların Demokratik Partisi'nin kazandığı 65 belediyeden 45’inde belediye eş başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyum atandığında internet erişimi kısıtlanmadı. Geçmişte, nüfusun çoğunluğunun etnik Kürtlerden oluştuğu ve Türk güvenlik güçlerinin ve ordusunun Kürdistan İşçi Partisi’yle (PKK) aktif olarak çatıştığı gergin güneydoğu bölgesinde kesintiler yaşanmıştı.15 Eylül 2016’da, 28 Kürt belediye başkanının görevden alınmasıyla eşzamanlı olarak 10 ilde karasal hatlar, mobil hatlar ve internet hizmetleri altı saat boyunca kapatılmış, bölgede yaşayan yaklaşık 12 milyon kişi durumdan etkilenmişti.16 Ekim 2016’da hükümet 11 ilde mobil ve sabit hatlı internet hizmetini birkaç gün boyunca durdurmuş ve altı milyon kişi çevrimdışı kalmış, banka ve ödeme sistemleri gibi önemli kamu hizmetleri devre dışı olmuştu. Ekim ayında, internetin kapatıldığı sırada Diyarbakır’ın iki belediye eş başkanı dahil olmak üzere yerel Kürt siyasetçilerin tutuklanmasına yönelik kitlesel protestolar yaşanıyordu. İnternetin kapatılması açıkça polisin protestolara müdahalesinin haberleştirilmesini geciktirmeyi veya engellemeyi amaçlıyordu: Gazeteciler, protestocuları darp eden polislerin görüntülerini yüklemek ve paylaşmak için civardaki illere gitmek zorunda kalmıştı.17

Özel şirketlere ait en az dört adet internet değişim noktası (IXP) bulunuyor. Türkiye'de internetin bel kemiği, Türk Telekom’un alt kuruluşu ve ülkedeki en büyük internet hizmet sağlayıcısı olan TTNET tarafından işletiliyor. Türkiye’de toplam 371 bin kilometre olan fiber optik altyapısının 294 bin kilometresi, bir kısmı kamuya ait olan18 Türk Telekom’a ait.19

A4: Hizmet sağlayıcıların çeşitliliğini kısıtlayan hukuki, mevzuata ilişkin veya ekonomik engeller var mı? (0-6 puan) ( 3 / 6 )

Yasal ve ekonomik bir dizi engel, hizmet sağlayıcıların çeşitliliğini sınırlıyor. Tüm tüzel kişilerin bir internet hizmeti sağlayıcısı işletme yetkisi olsa da yetkilendirme başvurusu için şirketin yasal durumu, faaliyet alanı ve ortaklık özellikleri gibi konularla ilgili bazı gereklilikler bulunuyor. Gayrı resmi engeller de yeni kurulan ve siyasi bağları veya ekonomik gücü olmayan şirketlerin pazara girmesini engelleyebiliyor. Yasa gereği, internet hizmeti sağlayıcıların hizmet verebilmeleri için, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) faaliyet belgesi başvurusu yapması gerekiyor. İnternet kafeler de düzenlemelere tabi tutuluyor. Yerel belediyeden faaliyet belgesi almadan çalıştırılan kafelere 3.000 ila 15.000 Türk lirası (520 ila 2.6017 ABD doları) ceza kesiliyor. Mobil hizmet sağlayıcılar da BTK üzerinden ruhsatlandırmaya tabi tutuluyor. Üstelik BTK, internet hizmeti sağlayıcılardan yazılı bildirim talep etme yetkisine sahip. Örneğin 2016’da BTK, tüm internet hizmeti sağlayıcılardan, sanal özel ağlara (VPN) getirilen yeni kısıtlamalarla ilgili haftalık ilerleme raporu sunmalarını istemişti.20

2019’un başında .tr uzantılı21 404.958 alan adı bulunurken Aralık 2019’da .tr uzantılı alan adlarının yönetimi Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden alınarak hükümet kontrolündeki Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) verildi (bkz. A5).22

2019’un üçüncü çeyreğinde Türkiye pazarında bilgi ve iletişim teknolojileri (ICT) hizmetleri sağlayan 460 operatör bulunuyordu.23 2006 yılında Türk Telekom’un kurduğu TTNET, 2019’un üçüncü çeyreğinde dijital abonelik hatlarına üyeliklerde yüzde 51.3’lük pazar payıyla önceki yıla göre hafif bir düşüşle de olsa en baskın oyuncu konumunda.24 Son yıllarda düzenleme kuruluşları, sadece ismen var olan ancak herhangi bir iş yapmayan, atıl durumdaki internet hizmeti sağlayıcılarını kapatmaya çalıştı.

Turkcell önceki yıla göre hafif bir düşüşle de olsa yüzde 41.5’lik pazar payıyla hâlâ en büyük mobil hizmet sağlayıcı olmaya devam etti; Turkcell’i Britanya merkezli çok uluslu Vodafone şirketi ve TT Mobil takip etti.25 2015’te 4G frekanslı bantlar için ihale düzenlendi ve 2016’ya gelindiğinde, Turkcell, Vodafone ve bugün TT Mobil olarak bilinen Avea, mobil abonelerine “4.5G” teknolojisini sunmaya başlamıştı.26 10 Şubat 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “yerli ve milli bir 5G teknolojisi” geliştirilene dek Türkiye'nin beşinci nesil (5G) teknolojisini kullanmayacağını açıkladı.27

Türk Telekom, 1994’te devlete ait bir sabit telefon hattı şirketi olarak kuruldu ve 2000’li yıllarda bağlı şirketi TTNET üzerinden geniş bant hizmetleri sunmaya başladı. 2005’te özelleştirilmesinin ardından, şirket hükümete yakınlığını korudu ve eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın erkek kardeşi Dr. Ömer Fatih Sayan, Aralık 2018’de Türk Telekom'un CEO’luğuna getirildi. Aynı zamanda Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcılığı’na getirildi ve bu mevkide Türk Telekom ile diğer iletişim şirketlerinin denetiminden sorumlu.28

A5: Hizmet sağlayıcıları ve dijital teknolojiyi denetleyen ulusal düzenleme kuruluşları, özgür, adil ve bağımsız bir şekilde hareket edemiyor mu? (0-4 puan) ( 1 / 4 )

Hizmet sağlayıcılarını denetleyen düzenleme kuruluşları bazı durumlarda bağımsızlıklarından ödün veriyor. Telekomünikasyon sektörünün temel yasaları altında politika yapma, düzenleme ve operasyonlar birbirinden ayrılıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı politikaların yapılmasından sorumluyken, düzenlemeleri BTK denetliyor.29

BTK’nın kendine ait bir bütçesi olsa da yönetim kurulu üyeleri hükümet tarafından atanıyor ve karar verme süreçleri şeffaf değil. Üstelik 2015 ile 2018 yılları arasında BTK’nın başkanlığını eski bir bakanın erkek kardeşi yaptı ve bu kişi daha sonra ulaştırma ve altyapı bakan yardımcısı olarak atandı. Bakan olarak iletişim ve dijitalleşme alanındaki gelişmelerden sorumluyken aynı dönemde Türk Telekom’un CEO’su olarak görev yapıyordu.30

Buradaki potansiyel çıkar çatışmalarına rağmen, sertifika veya lisans başvurularının usulsüz olarak reddedildiğine ilişkin bildirilen bir örnek bulunmuyor. 2016’daki darbe girişiminin ardından, ülkede web sitelerinin engellenmesini sağlayan yasanın uygulayıcısı olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) kanun hükmünde kararname ile kapatıldı ve kurumun tüm sorumlulukları BTK’ya devredildi.31 Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “bütün pisliklerin olduğu yerlerden biri” olarak tanımlanan TİB, Gülen hareketi tarafından “yasa dışı dinlemelerin merkezi” olarak kullanıldığı şüphesi nedeniyle kapatıldı. (Yetkililer, kendi isteğiyle sürgünde yaşayan İslamcı vaiz Fethullah Gülen’in liderlik ettiği hareketi terör örgütü ilan etti ve 2016’daki darbe girişimi nedeniyle bu hareketi suçladı.)32

Türkiye’de alan adlarının yönetimi 1991’den bu yana Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Bilgisayar Merkezi tarafından yapılıyor. BTK, alan adı işletme politikalarını ve ilgili yönetmelikleri denetliyor ve belirliyor. Mayıs 2019’da BTK’nın kazandığı bir dava sonrasında ODTÜ, BTK ile bir protokol imzalayarak .tr uzantılı alan adlarının yönetim yetkisini devretmek zorunda kaldı. Bu protokol (İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers-ICANN) ve İnternet Tahsisli Sayılar Otoritesi (Internet Assigned Numbers Authority - IANA) tarafından onaylandı. Davanın ardından ve hükümet kurumunun alan adlarını yönetmesine imkân veren 2008 tarihli karara uygun olarak, devir süreci Aralık 2019’da tamamlandı.33

2012’de çıkarılan düzenlemelerde, .tr alan adı uzantısı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak mülkiyeti olarak kabul ediliyor. Türkiye’de kişilerin, talep edilen alan adıyla aynı isme sahip bir ticari marka, şirket veya sivil toplum örgütü sahibi olmadan .tr şeklindeki ülke uzantısıyla biten alan adlarını - örneğin .com.tr veya .org.tr - tescil ettirmesine ve sahip olmasına izin verilmiyor. Yurttaşlar .tr ile biten bir alan adını tescil ettirmek için başvuru yapabiliyor ancak başvuruda “genel ahlaka”, kültürel değer ve geleneklere aykırı kelimelerin veya hakaret içeren ifadelerin yer almaması gerekiyor.34

B. İçerik Kısıtlamaları

Otosansür devam etti. Kullanıcılar son yıllarda haber ve bilgi almak için sosyal medyaya dönerken, haber makaleleri dahil olmak üzere, web sitelerine yönelik engellemeler devam etti. Ancak iki yılın ardından Wikipedia’ya uygulanan engelleme, engelin anayasaya aykırı olduğunu bildiren bir mahkeme kararıyla kaldırıldı. Hükümeti eleştiren gazeteciler, araştırmacılar ve tanınmış kişiler, Twitter’da hükümet yanlısı trollerin koordineli tacizleriyle karşı karşıya kaldı. Raporlama döneminde yürürlüğe giren düzenlemelere göre, belli başlı çevrimiçi içerik sağlayıcıların lisans alması gerekiyor.

B1: Devlet internetteki içeriği engelliyor veya filtreliyor mu veya hizmet sağlayıcılarını buna zorluyor mu? (0-6 puan) ( 1 / 6 )

Çevrimiçi içeriğe, özellikle haber ve yurttaş gazeteciliği portallarına yönelik engellemeler son yıllarda arttı.

Türkiye’de engellenen web sitelerinin listesini tutan bir sivil toplum inisiyatifi olan İfade Özgürlüğü Derneği, 2013’te yaklaşık 40.000 web sitesi erişilemez durumdayken bu rakamın Aralık 2019 itibarıyla 288.310’un üstüne çıktığını tespit etti.35 Yeni engellenen web sitelerinin ve sosyal medya hesaplarının çoğunluğunu ya Kürt hareketiyle ya da hükümeti eleştiren haber kuruluşlarıyla ilişkili siteler oluşturuyor.36 Web sitelerine yönelik engellemelerin yüzde 95'inden fazlasından BTK sorumludur.37 Web siteleri “müstehcenlik” nedeniyle engellenebilmektedir; geçmişte buna, alan adında seks veya cinsellikle ilgili belli anahtar kelimeleri içeren tüm siteler dahildi. Ayrıca, ateizmi destekleyen içerik de dahil olmak üzere, İslam’ı aşağıladığı düşünülen siteler de engellenebiliyor.38

2011’de BTK tarafından getirilen kurallar kapsamında internet hizmeti sağlayıcılardan “çocuk” ve “aile” filtreleme seçenekleri sunuyor ancak filtreleme kriterleri keyfi ve ayrımcı oldukları gerekçesiyle eleştiriliyor.39 Çocuk filtresi, Facebook, YouTube, Yaşam Radyo, Ermeni azınlığa ait Agos gazetesi ve evrim teorisini savunan bazı web sitelerine erişimi engelliyor.40 İlköğretim kurumlarında ve kamu kurumlarında internet erişimi filtreleniyor ve bu nedenle bir dizi haber sitesine erişim engelleniyor.41

Çevrimiçi bağımsız medya platformları hükümetin getirdiği engellemelerle mücadele etmeye devam ederken, hükümetle bağlantılı bir dizi farklı şirket de raporlama dönemi boyunca onlarca habere erişimin engellenmesi için yetkililere başarılı şekilde sonuçlanan taleplerde bulundu. Engellenen diğer haber siteleri Ahval News (2018’in başından itibaren engellendi) ve Haberdar’dı (2016’dan itibaren engellendi) ve bu siteler raporlama dönemi boyunca erişime engelli durumdaydı. Tanınmış gazeteci Can Dündar’ın yönettiği Özgürüz adlı haber sitesi, 2017’de, daha ilk haberini yayınlamadan önce engellendi. Bağımsız medya sitesi dokuz8HABER de raporlama döneminden sonra engellendi.

5 Mart 2020’de, Oda TV haber sitesi, Türk ordusunun Libya’daki müdahalesi ve bir Türk istihbarat görevlisinin ölümüyle ilgili haberler yayınladıktan sonra mahkeme kararıyla engellendi.42 İki gazeteci ve Oda TV’nin yayın yönetmeni daha sonra hapse atıldı (bkz. C3).

İki yıl süren yasağın ardından Wikipedia, Ocak 2020’de yasağın anayasaya aykırı olduğunu belirten bir mahkeme kararının ardından erişime açıldı.43 Wikipedia, 2017’de, Türk hükümetinin savaşan yasa dışı gruplara silah göndererek Suriye’de müdahil olduğunu iddia eden iki makalenin kaldırılması yönündeki talebi reddettiği için engellenmişti. Ayrıca görüntü paylaşma sitesi Imgur, 2015’ten bu yana engelleniyor. 2016’da BTK, 10’dan fazla VPN servisini ve engelli sitelere girilmesini sağlayan TOR aracını yasaklamaları için internet hizmeti sağlayıcılarına talimat gönderdi.

Ağustos 2019’da Medipol Üniversitesi’ne kamu arazisi tahsis edilmesiyle ilgili basında çıkan haberler mahkeme kararıyla engellendi. Ayrıca, bazı haberlerin engellenmesiyle ilgili 168 internet adresinde yer alan haberler de engellendi.44

Ankara’da bir mahkeme, Temmuz 2019’da Jandarma Genel Komutanlığı’nın yazısı üzerine, bağımsız haber sitesi bianet.org’un da aralarında olduğu 136 web sitesinin URL’sini engelledi. Bir muhalefet milletvekilinin kişisel sosyal medya hesabı da mahkeme kararıyla engellendi.45

Ekim 2018’de yetkililer, Limak inşaat şirketinin talebi üzerine 10 habere erişimi engelledi. Bu haberlerde, İstanbul havalimanının inşaatı sırasında şirketin yolsuzluk yaptığı iddia ediliyordu.

B2: Devlet veya devlet dışı aktörler, yayıncıları, içerik barındıranları veya dijital platformları içerik silmeye zorlamak için hukuki, idari veya diğer yolları kullanıyor mu? (0-4 puan) ( 0 / 4 )

Yaygın içerik filtrelemesine ek olarak, devlet yetkilileri, içeriğin silinmesini veya kaldırılmasını talep etme konusunda proaktif hareket ediyor. Sosyal medya platformları, engellemeyle ve daha yakın zamanda hız yavaşlatmayla karşılaşmamak için idari kararları ve mahkeme kararlarını hızla uyguluyor. Global sosyal medya platformlarına benzer şekilde, Türkiye’deki popüler web siteleri de içerik kaldırma talimatlarına tabi kalıyor. İnternetten yayın yapan haber kuruluşları da engellenen içerikleri kaldırdı.46 Gülen bağlantılı Zaman ve Today’s Zaman ile Cihan Haber Ajansı’na 2017’de hükümet tarafından el konuldu. Her iki gazetenin çevrimiçi arşivleri ve Zaman'ın geçmişteki Twitter paylaşımları silindi.47 Temmuz 2016’da, hükümetin Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen 89 medya çalışanını tutuklamasının ardından kapatılan yaklaşık 130 haber kuruluşundan biri Zaman’dı.48 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul yerel seçimlerinden iki gün önce, Dijital Binyıl Telif Hakkı Yasası’na (DMCA) atıfla yapılan şikayetlerin ve hükümet yanlısı trollerden gelen kaldırma taleplerinin sonucunda hükümeti eleştiren İleri ve dokuz8NEWS haber sitelerinin Twitter hesaplarına erişmeleri engellendi.49 Benzer şekilde, hükümet yetkililerinden ve İslamcı vaizlerden gelen çok sayıdaki şikayetin ardından hükümeti eleştiren ve çevrimiçi yayın yapan Babıali TV ve KHK TV YouTube’da engellendi. Babıali TV 10 Ocak 2020’de Ebubekir Sifil’in konuşmasını yayınladığı için YouTube’da canlı yayın yapması 90 gün boyunca yasaklandı.50

dokuz8NEWS’in İngilizce hesabı 22 Nisan 2020’de geçici olarak kapatıldı. Geçici kapatma işlemi, 2019 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendini “mesih” ilan eden İskender Evrenesoğlu’nun web sitelerini engelletmesi hakkında yayınlanan bir haberle ilgili DMCA kapsamında yapılan bir talep sonucu uygulandı.51

Twitter’ın yayınladığı 2019 Şeffaflık Raporu’nda, yılın ilk yarısında Türk hükümetinin 596 hesapla ilgili 350 bilgi talebinde bulunduğu, 8.993 hesapla ilgili de 6.073 içerik kaldırma talebi ilettiği ve bunların gerçekleştirilme oranının yüzde 5 olduğu ortaya konuldu. İçerik kaldırılması için en fazla hukuki talepte bulunan ülke Türkiye oldu.52 Facebook’un 2019 Şeffaflık Raporu’nda da hükümetin 2.060 hukuki talep ve 2.537 kullanıcı hakkında bilgi alma talebinde bulunduğu ortaya çıktı; Facebook bu taleplerin yüzde 73’ünü yerine getirdi.53

Facebook ve Instagram da Türk halkından ve hükümetinden çok sayıda içerik sınırlama talebi aldı. Facebook’un 2019 Şeffaflık Raporu’na göre 599 adet içerik Facebook tarafından, 251 adet içerik hükümetin talebi üzerine ve 348 adet içerik özel kişilerden gelen karalama suçlamalarına yanıt olarak sınırlandırıldı. Bazı analistler, talep sayısındaki azalmanın, hükümetin içeriği teknik yöntemlerle engellemeye yönelmesiyle ilişkili olabileceğini düşünüyor.

2019 Engelli Web raporuna göre, 2019 sonu itibarıyla Türkiye’de 408.494 web sitesi bulunuyor; bunların 61.049’u son bir yıl içerisinde engellendi (bkz. B1). Bu kısıtlamalar arasında haber sitelerine ait 2.000 web sitesi bulunurken, 2015’ten bu yana 650 habere, 3.000 Twitter hesabına, 600 Facebook paylaşımına ve 1.600 YouTube videosuna erişim engeli getirildi.54 2019 yılında İnternet Düzenlemeleri Kanunu kullanılarak 5.599 habere erişim engeli getirildi ve bunlardan 3.528’i daha sonra yayıncı haber portalları tarafından kaldırıldı.55

Temmuz 2020’de, raporlama döneminin sonrasında, Cumhurbaşkanlığı internette içerik yönetimi üzerinde iktidar partisinin kontrolünü daha da sıkılaştıran bir sosyal medya kanununu onayladı. 1 Ekim 2020’de yürürlüğe giren yasa özellikle sosyal medya şirketlerinin ülke içinde bir temsilci bulundurmasını ve platformlarındaki içeriğin engellenmesi veya kaldırılmasıyla ilgili taleplere 48 saat içinde yanıt vermesini zorunlu hale getirdi. Yasaya uyulmaması durumunda ciddi para cezaları öngörülüyor (bkz. C6).56

B3: İnternet ve dijital içerik üzerindeki kısıtlamalar şeffaflıktan ve belirtilen amaçlara göre orantısallıktan veya bağımsız bir itiraz sürecinden yoksun mu? (0-4 puan) ( 1 / 4)

İnternet ve dijital içerik üzerindeki kısıtlamaların çoğu orantısallıktan ve şeffaflıktan yoksun. İnternetteki içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması (ayrıca bkz. B1 ve B2) 5651 sayılı yasayla düzenleniyor.57 Yasa ilk olarak 2007 yılında çocukları korumak ve çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu kullanımı, tehlikeli maddelerin temin edilmesi, fuhuş, müstehcenlik, kumar, intihara yönlendirme gibi yasa dışı ve zararlı içeriğe erişimi ve Mustafa Kemal Atatürk’e karşı suçları engellemek için yürürlüğe sokuldu.58 Yasada, içerik sağlayıcıların, barındırma hizmeti veren şirketlerin, genel erişim sağlayıcıların ve internet hizmeti sağlayıcılarının sorumlulukları tanımlanıyor. Belirtilen içeriği yayınlayan ve yurt içinde barındırılan web siteleri kapatılabilirken, yurt dışında bulunan web siteleri internet servisi sağlayıcıları üzerinden engellenebiliyor ve filtrelenebiliyor. Yasa, son yıllarda sansürün hukuki olarak mümkün olabileceği koşulları genişletmek amacıyla değiştirildi.59

İnternet hizmeti sağlayıcıları, ülkede yasal olarak faaliyet yürütmek için “faaliyet belgesi” almak amacıyla erişim sağlayıcıları derneğine üye olmak zorundadır. İnternet servis sağlayıcıları BTK’dan gelen engelleme talimatlarını dört saat içinde uygulamak zorundadır, aksi halde 300.000 TL’ye (52.150 ABD doları) kadar ceza verilir. Hedef alınan siteye erişim için tüm alternatif yolların, örneğin vekil sunucu sitelerin engellenmesi için önlemlerin alınmaması durumunda 50.000 TL’ye (8.690 ABD doları) kadar para cezası verilebilir.60 Raporlama döneminin sonrasında çıkarılan yeni bir yasaya göre, günlük bir milyondan fazla kullanıcısı olan sosyal medya şirketlerinin hükümetten veya kişilerden gelen engelleme taleplerini 48 saat içinde uygulaması gereklidir, aksi halde 700.000 ABD dolarına kadar ciddi para cezaları verilecektir (bkz. B2).61 Engelleme kararlarının büyük çoğunluğu, mahkemeler değil BTK tarafından62 alınıyor.63 Engelleme kararlarının etrafındaki prosedürler şeffaf değil ve bu durum, kararlara itiraz etmek isteyenler için ciddi zorluklar yaratıyor. Hakimler, ön inceleme sürecinde veya dava sürecinde engelleme kararı çıkarabiliyor. Engelleme tebligatlarında, mahkeme kararlarının arkasındaki gerekçe belirtilmiyor ve ilgili kararlara kolaylıkla erişilemiyor. Sonuç olarak site sahipleri, sitelerinin neden engellendiğini veya kararın hangi mahkemeden çıkarıldığını öğrenmekte zorluk yaşıyor. BTK’nın yetki alanı, mahkemelerin engelleme kararlarını uygulamayı da içeriyor ancak BTK da yabancı web siteleri, çocukların cinsel istismarını içeren içerikler ve müstehcenlik konularında idari talimat çıkarabiliyor. Üstelik bazı durumlarda içerik ve barındırma hizmeti sağlayıcılardan, bütün web sitesini etkileyecek bir engelleme kararı çıkarılmaması için, rencide edici öğeleri sunucularından kaldırmalarını istiyor. Bu durum, aracıların, sitelerindeki üçüncü şahıslara ait içerikten sorumlu olmamasına rağmen yaşanıyor.

Raporlama döneminde çıkarılan bir yönetmelikle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) internetten yayın hizmetleri dahil olmak üzere içeriği düzenleme izni verildi (bkz. B6).64 İçerik kısıtlama kararlarına yapılan itirazlar nadiren etkili oluyor. Mayıs 2019’da Wikimedia Vakfı'nın, Türkiye’de Wikipedia’nın engellenmesine karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurusu kabul edildi,65 ancak Türkiye siteye erişime hemen izin vermedi. Türkiye’de Wikipedia’ya erişim Ocak 2020’de açıldı. 2017’de Twitter “mahkemelerden gazeteciler ve haber kuruluşlarıyla ilgili gelen tüm kararlara yanıt olarak” mümkün olan durumlarda yasal itiraz sunduklarını ancak hiçbirinin kabul edilmediğini bildirdi (bkz. B2).66

B4: İnternet gazetecileri, yorumcuları ve sıradan kullanıcılar otosansür uyguluyor mu? (0-4 puan) ( 1 / 4 )

Dijital medya kuruluşları, artan otosansürle kısıtlanıyor. Son yıllarda Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle açılan soruşturmaların sayısındaki ciddi artış da sosyal medya kullanıcıları üzerinde soğutma etkisi yarattı (bkz. C3). 2016 yılından bu yana gözetlemenin genişlemesini sağlayan olağanüstü hâl döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle internette otosansür daha da kötüleşti.67

Medya, yayınlar, sosyal medya, sinema, tiyatro, müzik ve sanat alanlarında sansürü izleyen ve raporlayan Susma 24, yıllık Sansür ve Otosansür raporunda, devletin eylemlerinin, toplumda daha yüksek düzeyde otosansüre neden olduğunu bildirdi. Türk hükümetinin gazetecileri cezalandırması, haberleri engellemesi, yayıncılara ağır mali cezalar uygulaması, gazetecilere yönelik şiddet içeren muamele, ev baskınları ve gazetecilerin gözaltına alınması ve tutuklanması bu açıdan önemli bir rol oynadı (bkz. C3 ve C7).68 Üstelik kullanıcılar dijital sosyal medya hizmetlerine abone olurken topluluk standartlarını kabul etmek zorundadır. Birçok şirketin topluluk standardında, kullanıcılardan kendi hesaplarında belli türde içerikleri paylaşmamaları isteniyor.

İçişleri Bakanlığı, 2013 ile 2018 yılları arasında yurttaşların sosyal medya paylaşımları nedeniyle 20.474 dava açıldığını açıkladı.69 Bakanlık70 ayrıca kullanıcılar arasında otosansür dalgaları yaratan sosyal medya kaynaklı tutuklamalar hakkında bilgiler paylaştı (bkz. C3). Susma 24’’ün 2019 Sansür Raporu’nda birçok gazetecinin tutuklanması, medya platformlarına yönelik para cezaları, sosyal medya kullanıcıları aleyhinde açılan soruşturmalar ve diğer sansür mekanizmaları kaydedildi ve bunlar kullanıcılar, gazeteciler ve içerik yaratıcıları arasında otosansürü artırdı.71 Raporlama döneminde birçok yorumcu, gazeteci, blog yazarı ve akademisyen herkese açık yorum yapmaktan ve görüş paylaşmaktan kaçındıklarını ve açık konuşma ve derslerindeki içerik konusunda bile çekinceleri olduğunu belirtti.72

Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı “Sosyal Medya Kullanım Kılavuzu” yayınladı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Dr. Fahrettin Altun, Mayıs 2020’de, kullanıcılara bir paylaşımı beğenirken veya paylaşırken iki kez düşünmeleri gerektiğini, zira paylaşımın suç niteliği taşıdığı düşünülürse bundan sorumlu tutulacaklarını hatırlattı (bkz. B5).73

B5: İnternetteki bilgi kaynakları hükümet veya diğer güçlü aktörler tarafından belli bir siyasi çıkarı desteklemek amacıyla denetleniyor mu veya maniple ediliyor mu? (0-4 puan) ( 1 / 4)

Sosyal medya içerikleri üzerindeki hükümet manipülasyonu, internetteki bilgi ortamını olumsuz yönde etkiledi.

Hükümet kontrolündeki Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) internetteki yayınları denetleme yetkisi verildi. İnternette yayın yapmak isteyen platformların 100.000 TL’lik (17.380 ABD doları) bir yıllık ücreti ve buna ek olarak yıllık satış gelirlerinin yüzde 0.5’ini ödemesi gerekiyor. Bu durum çevrimiçi haber, film veya dizi yayınlayan platformları dışarıda bırakıyor ve küçük haber merkezi inisiyatiflerinin ve yurttaş gazeteciliği platformlarının ortaya çıkma potansiyelini azaltıyor.74 Türkiye’deki medya atmosferi son yıllarda bağımsız sesleri kestiğinden,75 daha önceden geleneksel medyada çalışan gazeteciler Netflix gibi dijital platformlara taşındı ve yeni medya kanalları açtı. Şimdiye kadar bu yeni medya platformları RTÜK müdahalesinin hedefi olmasa da Netflix’ten “Designated Survivor” dizisinin bir bölümüne Türkiye’den erişimi engellenmesi istendi. Bu bölüm, ilk yayınlandığı 2017 yılında ABD ile Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin gerilmesine neden oldu.76

Birçok haberde iktidardaki AKP tarafından internetteki tartışmaları maniple etmek, belli gündemleri öne çıkarmak ve sosyal medyada hükümeti eleştirenlerle mücadele etmek üzere —yaklaşık 6.000 kişiden oluşan— “bir trol ordusunun”77 oluşturulduğu ortaya konuldu.78 2016’da sızan e-postalar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakın çevresi tarafından sosyal medyada eleştirel söylemlere yanıt vermek ve protesto hareketlerini zayıflatmak üzere yürütülen koordineli bir kampanyayla ilgili bilgiler sundu.79 Daily Dot tarafından verilen bir habere göre, o dönem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan ve aynı zamanda Cumhurbaşkanının damadı olan Berat Albayrak’a gönderilen mesajlarda, “grafik tasarımcılardan, kodlama uzmanlarından ve psikolojik savaş alanında eğitim almış eski ordu mensuplarında oluşan bir ekibin” kurulmasından söz ediliyordu. Bir e-postada, 2013’teki Gezi Parkı hareketini destekleyen ünlülerin uyuşturucu alışkanlıklarının ifşa edilmesinden bahsediliyordu; bundan iki ay sonra 55 oyuncu, yönetmen ve ünlü kişinin evlerine polis baskını düzenlenmişti. Ünlülerin baskınlar sırasında çekilen fotoğrafları sosyal medyada hükümet yanlısı kaynaklar tarafından yaygın şekilde paylaşılmıştı.

“Troll ordusu”nun yıllar süren operasyonlarının ardından, son bir yılda troll ordusuna karşı koyan çevrimiçi hedef alma ağları ortaya çıktı. “Anonymous Hareketi” Taylan Kulaçoğlu’na atfediliyor ve Kulaçoğlu bu ağı kurmakla suçlanarak tutuklandı.80 Bu ağ, amacını, siyasi tutukluların ve gazetecilerin serbest bırakılmasını talep etmek, hak ve özgürlükleri savunmak ve hükümet destekli troll ağlarına bağlı hesapları hedef alarak bunları işaretleyip kapattırmak hedefiyle binlerce gönüllüden oluşan sosyal medya kampanyaları başlatmak şeklinde tanımlıyor. Anonymous Hareketi’ne karşı farklı karşıt ağlar oluşturuldu. Bu ağlardan biri, siyasi muhalif isimleri, hükümet hakkında eleştirel açıklamaları, LGBT+ bireylerin profillerini, cinsiyet eşitliği hareketini ve gazetecileri hedef alan “Ebabil Harekâtı”dır. Bu ağın binlerce üyesi ve gönüllüsü Telegram ve Facebook gibi mesajlaşma kanalları üzerinden örgütlenerek içerik bildirmek için sosyal medya hesaplarını hedef alıyor, taciz ediyor ve işaretliyor. Ebabil Harekâtı ağı 10 Mayıs 2020’de kuruldu. Grup, Telegram kanalında misyonunu, “sosyal medyada milli olmayan içerikleri paylaşanlara, yanıltıcı veya yanlış bilgi paylaşanlara, terörü destekleyenlere, protesto [ve] kalkışma çağrısı yapanlara ve milli değerlere karşı gelenlere karşı mücadele etmek” şeklinde tanımlıyor.81 Ebabil Harekâtı, 20 Mayıs 2020’de Telegram kanalında ağın binlerce üyesinin şikayetleri sonucunda ana muhalefet partisinin il başkanlarından Canan Kaftancıoğlu’nun Twitter hesabını sınırlamayı başardıklarını açıkladı.82 AKP’nin tanıtım ve medya ilişkilerinden sorumlu başkan yardımcısı Mahir Ünal, sosyal medya kullanıcılarına, kullanıcı adlarının yanına yeşil nokta ve Türk bayrağı ekleyerek kendilerini “etik kullanıcı” ve “milli kullanıcı” olarak işaretlemeleri çağrısı yaptı.83 Bu açıklama, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 30 Ocak 2020’de sosyal medyayı “tamamen kontrolsüz bir alan” olarak nitelemesinin ardından geldi. 10 Şubat’ta Erdoğan sosyal medyayı “tam bir çöplük” diye niteledi. Teknoloji uzmanı Onur Mat, etik kullanıcı ve milli kullanıcı kategorilerine giren 10.000 profili analiz etti ve bu kullanıcıların çoğunluğunun iktidardaki ittifakla bağlantılı olduğunu tespit etti. Mat, sosyal medyanın etik kullanılması için çağrı yapmakta yanlış bir şey olmadığını ancak bu tanımlamaların ifade özgürlüğünü ve çeşitliliği baskı altına almak ve ezmek için bir mekanizmaya dönüşebileceğini belirtti.84 Yeşil nokta hareketinin başlatılmasının ardından, kullanıcılar kadın gazetecileri, sanatçıları ve siyasetçileri hedefli olarak taciz ve tehdit etti (bkz. C7).85

Aralık 2018’de Heinrich Böll Stiftung Vakfı ve Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre, gençlerin sosyal medyayı kullanması, “AKP destekçilerinin, siyasi mesajlarını yaymada diğer partilerden daha etkili olduğunu” gösteriyor. AKP’li aktivistlerin çevrimiçi hamleleri kapsamlı ve sistematik niteliktedir ve partinin sosyal medya stratejisinden sorumlu medya kanadıyla koordineli şekilde yürütülüyor. Partinin internetteki destekçileri aynı zamanda “seçim dönemlerinde mali destekten ve uzman danışmanların yardımından” faydalandı.86

Hükümeti eleştiren gazeteciler, araştırmacılar ve sivil toplum liderleri Twitter’da, sıklıkla kendilerini itibarsızlaştırmaya çalışan onlarca ve hatta yüzlerce kullanıcıdan gelen, dikkatlice organize edilmiş tacizlerle karşı karşıya kaldı (bkz. C7).87 Örneğin Mayıs 2019’da İstanbul’da, ilki iptal edildikten sonra düzenlenen ikinci yerel seçimlerden önce, hükümet yanlısı birçok sosyal medya hesabı, muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu hakkında yanıltıcı bir videoyu yaydı. Üzerinde oynanan videoda İmamoğlu, ülkenin yönetimini teröristlere vereceğini söylüyormuş gibi gösterildi.88 Kasım 2015 seçimlerinden kısa süre önce, hükümet yanlısı troller, Türkiye’de ilk sivil seçim izleme inisiyatifi olan Oy ve Ötesi'nin dolandırıcılık yaptığı ve terör örgütlerini desteklediği iddialarını dolaşıma soktu.89

Türkiye’deki bir sorun da yalan haberdir. Reuters Gazetecilik Araştırma Enstitüsü’nün 2018 Dijital Haberler Raporu’na göre, Türklerin yüzde 49’u her hafta “tamamen uydurulmuş haberlere maruz kaldı.” Raporda, dünyada en fazla sahte haber içeren medyanın Türkiye medyası olduğu tespit edildi.90 2019 Dijital Haberler Raporu’na göre, toplumun haberlere olan güveni artarak yüzde 46’ya çıksa da hükümet yanlısı haber kaynaklarına olan güvenin daha az olduğu görüldü.91

Kürt nüfuslu güneydoğu bölgesiyle ilgili basında çıkan haberler, hükümetin ciddi nüfuzu altında hazırlanıyor. Nisan 2016’da Zaman gazetesinin eski editörü Edip Yılmaz'ın İfade Özgürlüğü için İstanbul Buluşması’nda açıklandığı üzere, 2016 yılında bir mahkeme kararıyla, Gülen hareketiyle bağlantılı haber kuruluşlarının başına, yeni, hükümet yanlısı yayın kurulları getirildi (bkz. B2).92

İnternetteki faaliyetlerin hukuki yollardan engellenmesinin yanı sıra, Türkiye'nin en büyük bağımlılıkla mücadele derneği Yeşilay ve Diyanet İşleri Başkanlığı, raporlama dönemi içinde dijital bağımlılığa karşı kampanyalar başlattı. Kampanyalar, sosyal medyanın “ahlak dışı” kullanımlarını ve teknolojik cihazların bağımlılık yaratan kullanımlarını hedef aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye'nin dört bir yanındaki 130.000 camide okunmak üzere bir Cuma Hutbesi yayınladı;93 aynı zamanda insanlara sosyal medya popülerliği yerine aile değerlerine sahip çıkmalarını salık veren sosyal medya kampanyaları başlattı.94

Haziran 2020’de Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü, çok sayıda sosyal medya hesabının kapatıldığını duyurdu. İlgili bakanlıklar, cumhuriyet başsavcılıkları ve Emniyet Genel Müdürlüğü ortak bir şekilde çocuklar, genel ahlak, aile ve toplumsal düzen üzerinde olumsuz etki yaratabilecek içerikleri kaldırdıklarını açıkladı.95 Açıklamada Emniyet Genel Müdürü, çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etki yaratabilecek içerikleri hedef alan “siber devriye” faaliyetlerinin devam edeceğini belirtti.

B6: Kullanıcıların internette içerik yayınlayabilmesini olumsuz etkileyen ekonomik veya hukuki sınırlamalar var mı? (0-3 puan) (1 / 3)

Bazı ekonomik kısıtlar, kullanıcıların internette içerik yayınlayabilmesini olumsuz etkiliyor.

Medyayı kontrol etmenin bir aracı olarak reklamlar sık sık kullanılıyor. Hükümet, internetten yayın yapan kuruluşlar dahil olmak üzere, AKP’ye yakın medya kaynaklarını reklamlar aracılığıyla mali olarak destekliyor ve hükümeti eleştiren yayınları bu destekten mahrum bırakarak bağımsız internet medyasını dezavantajlı duruma getiriyor.96 Açık tarafsızlık ilkesi, Türkiye yasalarında açıkça korunmuyor.

Mart 2018’de meclis, RTÜK’e, sınırlayıcı olmamak üzere, Netflix gibi ticari yayın hizmetleri ve merkezleri Almanya’da bulunan Artı TV ve Deutsche Welle (DW) gibi yurt dışı merkezli çevrimiçi medya platformları dahil olmak üzere, her tür çevrimiçi içeriği düzenleme yetkisi veren bir tasarıyı onayladı.97 RTÜK, Eylül 2018’de yönetmelik taslağını hazırladı ve taslak Ağustos 2019’da yürürlüğe girdi.98 Yeni kurallar kapsamında RTÜK 100.000 TL (17.380 ABD doları) karşılığında çevrimiçi içerik sağlayıcılarına lisans veriyor ve sağlayıcılara ceza uygulayabiliyor, lisanslarını iptal edebiliyor.99 Analistler, bu yeni yasal çerçevenin, internette yayın yapma imkanını daha fazla tehdit edeceğinden endişe ediyor.

Türkiye Rekabet Kurumu ile Google International LLC arasındaki iki yıllık gergin ilişkinin ardından, Şubat 2020’de şirket Türkiye’deki dijital arama pazarındaki baskın konumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle 98.354.000 TL (17.095.700 ABD doları) para cezasına çarptırıldı.100 Soruşturma sürecinde Google Inc., Türk yetkililer tarafından mali yaptırım uygulanması durumunda, Türkiye’de satılan tüm akıllı telefonların yüzde 90'ını oluşturan Android IOS sistemli akıllı telefonlar için dijital desteği keseceklerini açıklamıştı.101

7194 sayılı Dijital Hizmetler Vergi numarası uygulaması Aralık 2019’da Resmî Gazete’de yayınlandıktan sonra Mart 2020’de yürürlüğe girdi ve bu sayede oyun, müzik platformları, video platformları, uygulamalar, sosyal medya platformlarının ücretli hizmetleri ve ürün veya hizmet satışına imkân sağlayan web platformlarının, satışları üzerinden yüzde 7.5 oranında vergi ödemesi zorunlu hale geldi. Bankacılık sektörü, sigorta ve emeklilik satışları istisna bu uygulamadan muaf tutuldu. Değişiklikte yer alan bir madde ile Cumhurbaşkanı’na, gerekli hallerde oranı yüzde 1’e indirme veya yüzde 15’e çıkarma yetkisi verildi.102 Verginin uygulandığı ilk ayda hükümet 67.6 milyon TL (9.02 milyon ABD doları) kazandı.

COVID-19 salgını sırasında çevrimiçi video platformlarının kullanımı arttı ve dolayısıyla çevrimiçi içerik yayıncılarının geliri yükseldi. Gelir İdaresi Başkanlığı uzmanları İhsan Durlanık ve Naci Yıldırım, çevrimiçi yayınlar üzerinden sponsorluk ve platform reklamlarında gelir elde eden tüm içerik üreticilerinin asgari kazanç sağlasalar veya reşit olmasalar bile yüzde 15 gelir vergisine tabi olacaklarını açıkladı.103

B7: İnternetteki bilgi ortamı çeşitlilikten yoksun mu? (0-4 puan) ( 2 / 4 )

Bağımsız kaynakların kapatılması, hükümet yanlısı medyanın baskın olması ve otosansür, çevrimiçi içeriklerin çeşitliliğini olumsuz etkiledi. Ülkedeki kısıtlayıcı yasal ortama ve otosansüre rağmen Türk kullanıcılar haber almak için internetteki yayınları kullanıyor. Yurttaşlar çeşitli bloglarda ve web sitelerinde Türkiye'nin siyasi arenasını ve liderlerini sorguluyor ve eleştiriyor. Son birkaç yılda birçok platform kapatma kararlarına veya erişim engellemelerine maruz kalsa da “önce sosyal medya” ilkesine dayalı olarak çalışan diğer birçok platform topluma daha fazla ulaşmaya başladı. Son on yılda dokuz8NEWS, 140 Journos ve Medyascope gibi platformlar sosyal medya kanallarında ve mesajlaşma uygulamalarındaki kapalı devre gruplarda yayın yaparak, yeni medya pratikleriyle bu boşluğu dolduruyor. 2016’da Tor ve popüler VPN servislerinin engellenmesi, kullanıcıların engelli web sitelerine erişmesini daha da zorlaştırdı104 (bkz. B1). Ancak, Opera web tarayıcısının entegre VPN servisi, dijital okuryazarlığı az olan birçok kullanıcının bilgiye erişmesini sağlıyor.

Haziran 2019 itibarıyla, hükümet yanlısı En Son Haber ülkede en fazla ziyaret edilen haber sitesi oldu ve bu siteyi, yine hükümet yanlısı olan Hürriyet ve Akşam gazetelerinin ve muhalif Sözcü gazetesinin web siteleri takip etti. 140Journos, dokuz8NEWS ve Ötekilerin Postası gibi yurttaş gazeteciliği ve gönüllü habercilik platformları son yıllarda daha fazla ilgi görmeye başladı. Bilgi teyit etme inisiyatifleri (bkz. B8) de bilgi kaynağı olarak işliyor. Önemli yerel haber sitelerinin sansürlenmesi ve haberlerin yazımında hükümetin etkisi, Kürt nüfuslu güneydoğu bölgesinde bilgiye erişmeyi daha da zor hale getiriyor.

Sosyal medya platformları da önemli bir bağımsız haber kaynağıdır. Reuters Gazetecilik Araştırma Enstitüsü’nün 2019 Dijital Haberler Raporu’na göre insanlar YouTube, WhatsApp, Instagram ve Facebook Messenger üzerinden giderek daha fazla haber tüketiyor ancak Facebook ve Twitter aracılığıyla haber takip eden insanların sayısında önceki yıllara göre hafif bir azalma görülüyor. Rapora göre sosyal medya, “alternatif ve eleştirel perspektifler için önemli bir kaynaktır.”105

2020 Dijital Haberler Raporu’na göre Türkiye, internet kullanıcılarının çevrimiçi videolar üzerinden haber takip ettiği ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor ve katılımcıların yüzde 95’i her hafta haber videosu izliyor. Ancak herhangi bir platformda haber izlememe eğilimi de yavaş yavaş yükseliyor.106 Hükümet, Türkiye’deki büyük ölçekli medya kaynaklarının yüzde 95’inden fazlasını kontrol ediyor. Dolayısıyla muhalefet partisi, kamuoyunu bilgilendirmek için yeni yollar bulmak zorunda kalıyor. YouTube, özellikle Emin Çapa gibi gazetecilerin ve DW’nin kanalları üzerinden, bir haber kaynağı olarak giderek popüler hale geldi. BBC, DW, France 24 ve Amerika'nın Sesi (VoA) Türkçe YouTube kanalları açtı ve bağımsız bilgi kaynaklarına erişimi genişletti.107

Hükümet yanlısı medya, muhalefetle ilgili haberleri nedeniyle siyasi yetkililerden tepki görmekten çekiniyor. Örneğin, Elazığ’da deprem sonrası çalışmalardan yapılan canlı yayın sırasında, bir bölge sakini röportaj sırasında muhalefet partisinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na teşekkür ettikten sonra mikrofon kendisinden uzaklaştırıldı.108

B8: Koşullar, kullanıcıların özellikle siyasi ve toplumsal konularda seferber olmasını, topluluklar oluşturmasını ve kampanya düzenlemesini engelliyor mu? (0-6 puan) ( 4 / 6)

2013’teki Gezi Parkı protestolarından bu yana dijital aktivizm ülkede önemli bir rol oynadı; öte yandan 2016’daki darbe girişiminden sonra oluşturulan baskıcı ortamın ve insanların otosansür eğiliminin artmasının sonucu olarak son yıllarda dijital aktivizm düşüşe geçti. Sivil toplum örgütlerine üyelik 2007 ile 2017 arasında istikrarlı bir artış gösterse de, o dönemden bu yana hak odaklı çalışan sivil toplum örgütlerinin (STÖ) kapatılması nedeniyle rakamlar ciddi şekilde düştü. Ancak yakın zamanda Medya Araştırmaları Derneği, Bianet, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Kadir Has Üniversitesi gibi çeşitli kurumların sivil toplum örgütleri için yeni medya pratikleriyle ilgili düzenlediği eğitimler sayesinde, sivil toplum örgütleri ve aktivistler dijital aktivizme devam ediyor.109 İnsanları çevrimiçi ve çevrimdışı ortamda örgütlemek için bir dizi web sitesi ve uygulama kullanılıyor. Sansürü gerçek zamanlı olarak takip eden Turkey Blocks, 2017 Sansür Endeksi'nin dijital aktivizm ödülüne layık görüldü.110 Oy ve Ötesi, Haziran 2018’deki seçimlerde gönüllülerin sandık sonuçlarını bildirmesini sağlayan bir mobil uygulamayla takip etti ve ardından bu veriler, Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı sandık sonuçlarıyla karşılaştırıldı.111 Çeşitli muhalefet partileri, sendikalar ve medya kuruluşları tarafından oluşturulan Adil Seçim Platformu, ağlar oluşturarak ve kullanıcıları hile girişimlerinden ve usulsüzlüklerden haberdar ederek yurttaşların seçim güvenliğini takip etmesi için bir ortam sundu.112 Siyasi bilgi doğrulama sitesi Doğruluk Payı popüler bir bilgi kaynağıdır.113 Teyit.org, haberleri doğrulamaya ve asılsız bilgileri ve şehir efsanelerini açığa çıkarmaya odaklanan bir bilgi doğrulama inisiyatifidir.

Sosyal medya adalet savunuculuğu için bir platform olarak ve ana akım medyada göz ardı edilebilecek adli vakalara dikkat çekmek için kullanılıyor. 2018’de Giresun’da 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan'ın ölümünün ardından Twitter’da bir kampanya başlatıldı ve böylece olaya yeniden dikkat çekilerek soruşturmanın tekrar açılması sağlandı. Yetkililer başta ölümün intihar sonucu gerçekleştiğine karar vermişti ancak kızın ailesi, belediyeyle bağlantıları olan bir kişinin kıza araçla çarpıp kaçtığını öne sürdü.114

Rabia Naz davasının yeniden açılması için Twitter kampanyası başlatan gazeteci Metin Cihan daha sonra hükümet medyasında karalama kampanyasına maruz kaldı ve aleyhinde darbe planını destekleme suçlamasıyla soruşturma açıldı. Cihan, Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı (bkz. C7).

Raporlama döneminin ardından Türkiye’de kadınlar, tüm dünyada yayılan #ChallengeAccepted adlı çevrimiçi kampanyayı başlattı. Kampanya, Türkiye’de kadın cinayetlerine ve cinsiyet temelli şiddete dikkat çekmeyi amaçlıyordu.115 Türkiye’de kadınlar hem çevrimiçi hem de çevrimdışı ortamda tacizlerin hedefi oluyor.

B. Kullanıcı Haklarının İhlalleri

Türkiye vatandaşları, internetteki faaliyetleri nedeniyle soruşturmalar ve tutuklamalarla karşı karşıya kaldı ve çok sayıda kullanıcı internette COVID-19 salgını hakkında yanlış olduğu iddia edilen bilgiler paylaştıkları için gözaltına alındı. Sosyal medya kullanıcıları da Cumhurbaşkanını eleştirdikleri için hedef alındı. Raporlama döneminden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan, rejimin internette içerik sansürleme gücünü daha da artıracak yeni bir sosyal medya yasasını onayladı. Kullanıcıların faaliyetlerinin gizlice izlenmesi bir kaygı konusu olmaya devam etmiştir.

C1: Anayasa veya diğer yasalar, internet dahil olmak üzere, ifade özgürlüğü, bilgiye erişim ve basın özgürlüğü gibi hakları korumakta yetersiz kalıyor mu ve bu yasalar bağımsız olmayan bir yargı tarafından mı uygulanıyor? (0-6 puan) ( 1 / 6 )

Türkiye’de anayasa ve diğer yasalar, teoride ifade özgürlüğü için geniş koruma sağlasa da internette ifade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü koruyamıyor. Madde 26’da “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir” deniliyor.116 Türkiye’de mevzuat ve mahkeme kararları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne tabidir ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına bağlıdır. Bu güvencelere rağmen, çevrimiçi gazeteciler ve sıradan kullanıcılar düşüncelerini meşru şekilde ifade ettikleri için sıklıkla para ve hapis cezalarıyla karşılaşıyor. Anayasa’da ayrıca mahremiyet hakkı güvence altına alınıyor ancak şifreleme cihazlarının kullanımı üzerinde yasal sınırlamalar bulunuyor (bkz. C4) ve istihbarat kurumlarının internetteki faaliyetleri yaygın şekilde takip ettiği düşünülüyor (bkz. C5).117

2016’daki darbe girişiminden sonra yürürlüğe giren ve Temmuz 2018’e kadar devam eden olağanüstü hal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yargı denetimi olmadan kanun hükmünde kararname çıkarmasına imkan verdi ve bunlar arasında web sitelerinin engellenmesi, iletişim ağlarının ve sivil toplum kuruluşlarının, haber kaynaklarının kapatılması için kullanılan ve internette ifade özgürlüğünü tehdit eden kararnameler yer alıyordu.118 2016’da çıkarılan 671 sayılı kararname ile Dijital İletişim Yasası’nda değişiklik yapılarak hükümete “milli güvenlik, kamu düzeni, suçun önlenmesi, kamu sağlığının ve genel ahlakın korunması” ve Anayasa’nın 22. Maddesinde koruma altına alınan “hak ve özgürlüklerin korunması” gerekçesiyle “gerekli her tür önlemi” alma yetkisi verildi. Kararname ile ayrıca telekomünikasyon hizmeti sağlayıcılarının hükümetten gelen talimatları iki saat içinde uygulaması zorunlu hale getirildi.119 Olağanüstü hâl kaldırılmış olsa da kararname hâlâ yürürlüktedir.120

Türkiye’de yasalar, özellikle 2016’daki darbe girişiminden bu yana bağımsızlığını kaybetmiş olan bir yargı tarafından uygulanıyor.121 Hakimler hâlâ zaman zaman hükümet aleyhinde kararlar alabiliyor ancak son yıllarda binlerce yeni, hükümet yanlısı hakimin atanması, önemli davalarda yürütme aleyhinde karar almanın potansiyel mesleki bedeli ve darbe girişimini desteklediğinden şüphelenilen hakimlerin görevden alınmasının hâlâ devam etmesinin etkisi, Türkiye’de yargı bağımsızlığını ciddi şekilde zayıflattı.

Şubat 2020’de bir mahkeme, 2013’teki Gezi Parkı protestolarına karışan dokuz kişiyi beraat ettirdi ve bu durum ifade özgürlüğü aktivistleri için bir kazanım olarak görüldü (bkz. C3).122 Karar, Türkiye’deki mahkemelerin bağımsız olmadığını düşünen birçok kişiyi şaşırttı.123

Üç yıldır devam eden Gezi Parkı davası, hayırsever iş insanı Osman Kavala'nın tutuklanmasıyla başladı ve Şubat 2020’de tüm şüphelilerin beraatıyla sonuçlandı. Beraat kararını veren hakimler hakkında “Osman Kavala’yı cezaevinden çıkarmak için yasal manevralara izin verdikleri” gerekçesiyle soruşturma açıldı. 2013’teki Gezi Parkı protestolarında sivil hak ve özgürlük talepleri dile getirilmişti ve dava, toplanma ve ifade özgürlüğünü daha fazla tehlikeye atan siyasi bir süreç olarak görülüyordu.124 Kavala daha cezaevinden tahliye edilmeden, 2016’da darbecilerle işbirliği yaptığı suçlamasıyla, bu suçlamadan daha önce beraat etmiş olmasına rağmen, yeniden tutuklandı (bkz. C3).125

C2: İnternetteki faaliyetler için cezai yaptırımlar veya hukuki sorumluluk getiren yasalar var mı? (0-4 puan) ( 1 / 4 )

Fikirlerini paylaşma, bilgi indirme, e-posta gönderme veya kısa mesaj gönderme gibi çevrimiçi faaliyetleri özel olarak suç sayan yasalar bulunmuyor. Bunun yerine, ceza yasasının birçok hükmü ve Terörle Mücadele Kanunu gibi diğer yasalar hem çevrimiçi hem de çevrimdışı faaliyetler için uygulanıyor.

Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesine göre “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi” bir ila beş yıl hapis cezasına çarptırılır. Mahkemeler tarafından hükümeti eleştiren ancak terör faaliyetlerle açık bir bağlantısı olmayan gazetecileri ve akademisyenleri cezalandırmak için istismar edilen yasa, geniş terör tanımı nedeniyle yaygın şekilde eleştiriliyor.126

İftira bir suç olarak kabul ediliyor ve para cezası ve iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Bu suçlamalar, hükümeti eleştirenleri cezalandırmak için sıklıkla kullanılıyor. Devlet görevlisine hakaret edenlere en az bir yıl hapis cezası verilirken, Cumhurbaşkanı'na hakaret edenler ceza kanununun 299. maddesi uyarınca bir ila dört yıl hapis cezasına çarptırılıyor. 2016’nın ilk yarısında bazı mahkemeler 299. maddenin Anayasa’ya aykırı olduğu yönünde görüş bildirmişti ancak Anayasa Mahkemesi Aralık 2016’da maddenin yürürlükte kalmasına karar vermişti.127 2015’ten bu yana Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle yaklaşık 100.000 suç duyurusu yapıldı. Yargıya taşınan 17.541 davadan sadece 2.676’sı beraatla sonuçlandı.128 Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla binlerce kişi hâkim karşısına çıkarken, bir davada ceza indirimi yapıldı. Ankara’da bir mahkeme, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili paylaşım yapan bir yurttaşın lehine karar verdi. Bu kişiye Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla dava açıldı ancak mahkeme, davalının ifadesinde Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı olarak değil AKP lideri olarak hedef aldığını ve dolayısıyla verilecek cezanın “Cumhurbaşkanı’na hakaret” olarak değil “hakaret” olarak verilmesi gerektiğini belirtti.129

C3: Kişiler internetteki faaliyetleri nedeniyle cezalandırılıyor mu? (0-6 puan) (2 / 6)

Türkiye vatandaşlarının internetteki faaliyetleri nedeniyle cezalandırılması ve gözaltına alınması raporlama döneminde devam etti. Birçok gazeteci, aktivist ve sıradan yurttaş, Suriye’deki savaşı ve hükümetin diğer politikalarını eleştirdikleri ve Kürt kimliğini ifade ettikleri için tutuklandı. Türkiye Gazeteciler Derneği’ne (TGS) göre, Mart 2020 itibarıyla Türkiye’de 85 gazeteci cezaevinde bulunuyor (ayrıca bkz. C7).130

Raporlama döneminde Türkiye’de gazetecilerin, yazarların ve aktivistlerin tutuklanması ve gözaltına alınması devam etti. 4 Kasım 2019’da gazeteci ve yazar Ahmet Altan, “terör örgütüne yardım” suçlamasıyla üç yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi.131 Ancak bir hafta sonra, hükümeti eleştirdiği ve “Bu kelimeleri yazarken tahliyeme itiraz edilmesini bekliyorum” şeklinde ifadeler kullandığı bir yazıyı yayınlamasının ardından, savcılığın tahliye kararına itiraz etmesi sonucunda yeniden tutuklandı.132 Raporlama dönemi sonunda Ahmet Altan hâlâ mahkemenin temyiz kararını bekliyordu.

İnternette Cumhurbaşkanı’na hakaret gerekçesiyle cezalandırma son yıllarda arttı. Davalıların bazıları cezaevine gönderilirken, bazıları hâkim karşısına çıkarılmayı bekliyor. İnternette Cumhurbaşkanı’na hakaret, dört yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılan bir suç olarak kabul ediliyor. Ancak 9 Mart 2020’da bir mahkeme, AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretin Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu teşkil etmediğine, zira Erdoğan'ın bir siyasi partiye katılarak tarafsızlığını kaybettiğine hükmetti.133 Bu karara Anayasa Mahkemesi’nde itiraz edilmiş olsa da şu anda karar hâlâ geçerliliğini koruyor. Buna rağmen, sosyal medyada Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle tutuklamalar ve gözaltılar devam etti.134

Koronavirüs salgını sırasında Nisan ayında Türkiye’deki cezaevi sisteminde virüsün ciddi şekilde yayılması ihtimaliyle ilgili kaygılar nedeniyle yaklaşık 100.000 tutuklu serbest bırakıldı. Ancak gazeteciler, yazarlar ve aktivistler, serbest bırakılanlar arasında değildi.135 Yurttaşlar ayrıca internette koronavirüsle ilgili yanlış bilgi paylaştıkları gerekçesiyle gözaltına alındı. İçişleri Bakanlığı 21 Mayıs 2020’de 510 kişinin sosyal medyada “koronavirüsle ilgili asılsız ve provokatif bilgi paylaştıkları” iddiasıyla gözaltına alındığını açıkladı.136

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Gençlik Örgütleri İzmir İl Temsilcisi Dila Koyurga, 2013 yılında o dönem başbakan olan Erdoğan’a hakaret içeren sosyal medya paylaşımları nedeniyle 27 Mayıs 2020’de gözaltına alındı.137 Şikayete konu olan içeriklerin bir kısmı 7 yıl öncesine aitti ve zamanaşımı süresinin neredeyse üstünde olsa da, Erdoğan'ın avukatları, “devlet görevlisine hakaret” gerekçesiyle Koyurga hakkında ve CHP’nin yerel temsilcilerinin de aralarında olduğu toplam 7 kişinin yayınladığı ve Cumhurbaşkanı'na hakaret içerdiği öne sürülen içerikler hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.138

Mayıs 2019’da ana muhalefet partisi CHP’nin İstanbul yöneticisi Canan Kaftancıoğlu hakkında, 2012 ile 2017 yılları arasında Türk hükümetine, AKP genel başkanı ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve diğer devlet görevlilerine hakaret içerdiği, halkı “nefret ve düşmanlığa” teşvik ettiği ve “terör örgütü propagandası” yaptığı iddia edilen Twitter paylaşımları nedeniyle soruşturma açıldı. Haziran 2020’de, raporlama döneminin ardından, Kaftancıoğlu suçlu bulundu ve dokuz yıl hapis cezasına çarptırıldı.139 140

Aktivistler, siyasal muhalefetin üyeleri ve yurttaşlar sosyal medya hesaplarında paylaştıkları içerikler için benzer şekilde cezalandırıldı. Örneğin, Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin (ESP) Rize, Fındıklı temsilcisi Tugay Köse, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifasıyla ilgili partinin sosyal medyadaki yorumları nedeniyle gözaltına alındı ve bir gece nezarethanede tutuldu.141 Kasım 2019’da insan hakları savunucusu ve yurttaş gazeteci Nurettin Aldemir, sosyal medya paylaşımları üzerinden “terör propagandası” yaptığı gerekçesiyle 18 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı.142 Avukat Harika Günay Karataş, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, terör propagandası yaptığı iddia edilen sosyal medya faaliyetleri nedeniyle 37 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. İddianamede son 7 yılda yaptığı tüm sosyal medya paylaşımlarına yer verildi, zira Karataş seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması konusunda hükümet politikalarını açıkça eleştiriyordu.143 Eylül 2019’da Jinnews muhabiri Melike Aydın, 2016’daki sosyal medya faaliyetleri nedeniyle ertelenmiş 15 ay hapis cezasına mahkûm edildi.144

9 Ekim ve 25 Aralık 2019 tarihleri arasında toplam 636 kişi hakkında hükümetin Suriye'nin kuzeyindeki Barış Pınarı Harekatı hakkındaki sosyal medya paylaşımları nedeniyle adli soruşturma açıldı; bu kişilerden 86’sı tutuklandı, 249’u adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı ve 550’si tamamen serbest bırakıldı.145 Rudaw TV muhabiri Rawin Sterk, Edirne’de Yunanistan sınırına giden mültecileri takip eden diğer birçok gazeteciyle birlikte gözaltına alındıktan sonra, sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklandı.146

Ekim 2018’de, internette “Pucca” takma adını kullanan sosyal medya fenomeni Pınar Karagöz, popüler televizyon dizisi Narcos’tan bahsederken uyuşturucu trafiğine atıf yapan ve savcılar tarafından uyuşturucu kullanmaya özendirdiği iddia edilen sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı. Temmuz 2019’da Pucca, paylaşımları nedeniyle 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.147 Karar, temyiz sürecinde bozuldu.148

Ağustos 2018’de Türkiye'nin döviz kuru krizi sırasında, İçişleri Bakanlığı, Türk lirası hakkında provokatif içerikler paylaşan 346 sosyal medya hesabı hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı. 149 Soruşturmanın sonucu bilinmese de Ağustos 2018’de liranın değer kaybıyla ilgili yazı yazmış olan iki Bloomberg muhabiri ile sosyal medyada yazıyla ilgili yorum yapan veya ekonomiyi eleştiren 36 kişi hakkında Haziran 2019’da soruşturma açıldı.150 Şüphelilerle dayanışma için birçok Türk finans uzmanı sosyal medya hesaplarından paylaşım yapmayı ve Türk ekonomisi hakkında görüş paylaşmayı durdurdu. Bu karşıtlık sonucunda bazı Türk gazeteciler anonim olarak, kendi haber kuruluşlarında daha merkezi bir yetkiliye danışmadan televizyon programlarına konuk davet edemediklerini veya yayınlamak üzere röportaj yapamadıklarını açıkladı.151

Ocak 2018’de Suriye'nin Afrin bölgesinde Türk ordusunun düzenlediği Zeytin Dalı Operasyonu’nu internette eleştirdikleri için bazı gazeteciler tutuklandı.152 Türk emniyet güçleri, operasyonun eleştirilmesini terörle ilişkilendirdi ve eleştiren kişileri PKK propagandası yapmakla suçladı.153 Dahası, Türkiye Facebook ve Twitter gibi sosyal medya sitelerinden, Zeytin Dalı Operasyonu’nu eleştiren paylaşımları kaldırmalarını istedi (bkz. B2).154 Baskının bir parçası olarak, gazeteciler Hayri Demir ve Sibel Hürtaş, Afrin’de Türk ordusunun rolünü eleştiren ve hükümetin çatışmayla ilgili iddialarıyla çelişen sosyal medya yorumları nedeniyle gözaltına alındı.155 Bu kişiler, “halkı şiddete tahrik etmek” gerekçesiyle gözaltına alındı ve “medya üzerinden terör propagandası” yapmaktan mahkum edildi.156 Demir, Hürtaş ve diğer 10 sanık dört gün sonra kefaletle serbest bırakıldı ancak sosyal medyada operasyonu eleştirdikleri için 10 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla yargılandı.157 Bir dizi ertelemenin ardından, bir sonraki duruşma tarihi Aralık 2019 olarak belirlendi.158 Mayıs 2018’de Demir’e internette terör propagandası yapma suçlamasıyla ayrıca 18 ay 22 gün ertelenmiş hapis cezası verildi.159

İçişleri Bakanlığı'nın 2018 için yıllık raporuna göre, terör örgütü propagandasını yapma, terör örgütünü övme, terör örgütüne mensup olduğunu açıkça ilan etme, halkı kin ve düşmanlığa sevk etme ve hükümet yetkililerine hakaret etme gibi suçlamalarla 42.000’den fazla sosyal medya hesabıyla ilgili soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmalar sonucunda 18.000’den fazla kişi hakkında dava açıldı.160 Ancak bu davalardan kaçının meşru olduğu bilinmiyor. İçişleri Bakanlığı sosyal medya kullanıcılarını hedef alan yasal işlemleri düzensiz aralıklarla açıklasa da daha sonraki haberlerde verilen rakamlar Bakanlık’ın verdiği rakamlarla uyuşmuyor ve bu, durumun izlenmesini zorlaştırıyor.

Bu ve diğer tutuklamalar, internette kullanıcıların arasında otosansür oranının artmasına neden oluyor zira kullanıcılar hükümet aleyhinde konuşurlarsa kendilerinin de cezalandırılabileceğinden korkuyor (bkz. B4).161

C4: Hükümet anonim iletişim veya şifreleme konusunda kısıtlamalar uyguluyor mu? (0-4 puan) (2/4)

Türkiye’de şifreleme ve anonimlik konusundaki kısıtlamalar bir kaygı konusu. Kapsayıcı İnternet Endeksine göre, Haziran 2020 itibarıyla insanların sadece yüzde 46’sı çevrimiçi gizliliklerini koruyabildiklerine inanıyor. Öte yandan insanların yüzde 50’si hükümete ait web sitelerine ve uygulamalara güvenirken, sadece yüzde 10’u hükümete ait olmayan web sitelerine ve uygulamalara güveniyor.162

Cep telefonlarının anonim olarak satın alınmasına izin verilmiyor; cep telefonu almak isteyen kişilerin resmi kimlik belgesi göstermesi gerekiyor. Mayıs 2019’da çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre, Türk vatandaşları yurt dışından her üç yılda sadece bir telefon getirebiliyor.163 Yurt dışından getirilen cihazlar mobil servis sağlayıcıların abonelik merkezlerinde ve e-devlet web sitesinde 1.838 TL (320 ABD doları) karşılığında kaydettiriliyor. Satın alındıktan sonra 120 gün içinde kaydı yapılmayan cihazların telekomünikasyon ağlarına erişimi, acil durum servisleri hariç olmak üzere engelleniyor.

2011 yılında BTK, şifreleme donanımlarının ve yazılımlarının kullanımı için düzenlemeler getirdi. Tedarikçilerin, Türkiye’deki kişi ve kurumlara ürün veya hizmet sunabilmeleri için şifreleme anahtarlarını devlet yetkililerine vermesi gerekiyor. Bunun yapılmaması durumunda idari para cezaları ve ulusal güvenlikle ilgili olaylarda hapis cezaları verilebiliyor.

Darbe girişimi sonrasındaki olağanüstü hâl döneminde, “By-Lock” adlı bir çevrimiçi şifreleme uygulaması şeytanlaştırıldı ve şüphelilerin yargılanmadan uzun süre hapiste tutulması için gerekçe olarak kullanıldı.164 Sonuç olarak yurttaşlar, ulusal güvenliği tehdit eden faaliyetlere karışmakla suçlanmaktan korktukları için yeni çıkan şifrelenmiş mesajlaşma uygulamalarını kullanmaktan çekiniyor.

C5: Devletin internetteki faaliyetleri takip etmesi, kullanıcıların gizlilik hakkını ihlal ediyor mu? (0-6 puan) ( 1 / 6)

Hükümetin kullanıcı verilerini izlemesi ve toplu halde saklaması, gizlilik haklarını ihlal etti. Türkiye yasalarında elektronik haberleşmenin takibi TİB’in (yeni adıyla BTK’nın) yetki alanına giriyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, hedefteki kişilerin bilgisayarlarına sızabilen yazılımları kullanmasının ne kadar yasal olduğu konusunda hâlâ sorular var.

COVID-19 nedeniyle uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması sırasında, Sağlık Bakanlığı, halkı virüsle ilgili son gelişmeler konusunda bilgilendirmek, risk haritalarını takip etmek ve yeni önlemlerle ilgili acil bildirimler yayınlamak amacıyla mobil cihazlar için “Hayat Eve Sığar” uygulamasını geliştirdi. Bu uygulama, enfekte olmuş kişilerin veya risk gruplarının karantina veya bireysel izolasyon tedbirlerini ihlal edip etmediğini kontrol etmek için kullanıcıların GPS konumunu, kamerasını, rehberindeki kişiler listesini ve Bluetooth özelliğini kullanıyordu. Şehirler arası seyahat için SMS üzerinden onay alma zorunluluğu getirildi. Uygulamanın son derece merkezileştirilmiş veri toplama sistemine ve gizliliği ihlal etmesine karşın Türkiye’de nüfusun yüzde 6’sı - 5 milyon kullanıcı - uygulamayı indirdi.165 Alternatif Bilişim Derneği, bu devlet destekli uygulamanın koronavirüs endişesi yükselirken bir dijital izleme mekanizmasına dönüşebileceğini belirterek uygulamanın kullanımı konusunda insanları uyardı. Dernek, salgın ülkeden temizlendikten sonra toplanan tüm verilerin silinmesi için çağrı yaptı.166

Son yıllarda, özellikle 2013 ve 2014 yıllarında hükümette çeşitli yolsuzluk skandallarına neden olan gizli dinlemelerin sızdırılmasından Gülencilerin yaygın olarak sorumlu tutulmasının ardından, emniyet ve yargıda Gülen cemaati üyesi olduğu iddia edilen kişilerin yapılanması önemli bir tartışma konusu oldu. Yeni skandallar sonucunda, Gülen cemaati yetkilisi olduğundan şüphelilerin görevden alınması amacıyla, yargıda ve emniyette üst düzey ihraçlar ve atamalar yapıldı.167 2016’daki darbe girişimi, yasaklanan gruplarla bağlantısı olduğu iddia edilen kişilere yönelik daha geniş bir temizlik hareketinin bir parçası olarak yeni bir izleme dalgasını tetikledi.168 Anayasa'nın 22. maddesine göre “Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.” “Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” amacıyla veya “gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış mercinin yazılı emrinin” olduğu durumlarda haberleşme hakkı mahkeme kararıyla sınırlandırılabilir.169 Genel olarak haberleşme özgürlüğünü veya gizlilik hakkını ihlal edebilecek her tür eylem için yargı onayı gereklidir. Örneğin, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre teknik dinleme için mahkemeden izin gerekiyor ancak Türkiye’de emniyet güçleri acil durumlarda mahkeme izni olmadan 24 saat boyunca dinleme yapılmasına izin veriyor. Öte yandan 2015’te İç Güvenlik Yasası'nın kabul edilmesinin ardından bu süre 48 saate çıkarıldı ve dinlemeyi yapan memurların üstlerini bilgilendirmesi zorunlu hale getirildi. Ayrıca dinleme taleplerinin meşru olup olmadığına karar verecek tek mahkeme olarak Ankara Ağır Ceza Mahkemesi görevlendirildi. Anayasal güvencelere rağmen, birçok telekomünikasyon biçimi üzerinde dinleme ve izleme faaliyetleri devam ediyor.170

Üstelik Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) gizli izleme yetkileri 6532 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millş İstihbarat Teşkilâtı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile genişletildi. 2014’te onaylanan bu kanunla, istihbarat görevlilerine, haberleşme verilerine mahkeme kararı olmadan özgürce erişme yetkisi verildi.

6532 sayılı Kanunda, MIT’in “dış istihbarat, milli savunma, terör, uluslararası suçlar ve telekomünikasyon kanalları üzerinden siber güvenlik” konularında kişisel verileri izleme ve depolama yetkisiyle ilgili bir maddede (bkz. C6) mahkeme kararı alma zorunluluğundan bahsedilmiyor.171 Kanun ayrıca MİT görevlilerinin görevi suistimal etmeleri durumunda bu kişilerin hesap verme mecburiyetini sınırlıyor. Mahkemelerin, istihbarat görevlileri hakkında soruşturma yürütmeden önce teşkilat yönetiminden izin alması gerekiyor ve MİT’in faaliyetleriyle ilgili sızan bilgileri yayınlayan gazeteciler veya editörler üç ila dokuz yıl hapis cezası alabiliyor; bu durum, Gülenciler gibi hükümete muhalif olan kişilerin bastırılmasını kolaylaştırıyor.172 Büyük ölçüde olumlu bir gelişme olarak, 2016’da Veri Koruma Kanunu yürürlüğe girdi ve Kişisel Verileri Koruma Kurulu Ocak 2017’de faaliyete geçti; bu sayede ülkenin mevzuatı Avrupa Birliği (AB) standartlarıyla uyumlu hale geldi.173 Nisan 2019’da Kişisel Verileri Koruma Kurulu, üçüncü taraf uygulamaların Türkiye ve diğer ülkelerden kullanıcıların fotoğraflarına erişmesini sağlayan bir uygulama programlama ara yüzü (API) nedeniyle Facebook’a 1.65 milyon TL (286.800 ABD doları) para cezası verdi.174 2017-2019 arasında Kişisel Verileri Koruma Kurulu’na kişisel verilerin ihlaliyle ilgili, 167’si ihlal bildirimi olmak üzere, toplam 3.585 adet başvuru yapıldı; 2.401 başvuru sonuçlandırıldı ve toplam 14 milyon TL (2.43 milyon ABD doları) tutarında para cezaları verildi.175

C6: Hizmet sağlayıcılardan ve diğer teknoloji şirketlerinden, kullanıcıların iletişimlerini izleme konusunda hükümete yardım etmeleri isteniyor mu? (0-6 puan) ( 0 / 6 )

6532 sayılı Kanun (bkz. C5), kamu ve özel kuruluşların - sınırlayıcı olmamak üzere bankalar, arşivler, özel şirketler ve baro gibi meslek kuruluşları - milli güvenlik, devlet sırrı ve casusluk gibi belli suçlarla ilgili istenen her tür veri, belge ve bilgiyi MİT’e sunmasını zorunlu hale getiriyor. Bu zorunluluğa uymayanlara hapis cezası verilebiliyor. 5651 sayılı Kanun uyarınca, barındırma ve erişim hizmeti sağlayıcılar, tüm trafik bilgilerini bir yıl boyunca saklamak ve bu verilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini korumak zorunda. Ayrıca, erişim hizmeti sağlayıcılar tüm verileri zaman damgası ile birlikte iletmek ve internet trafiğinin takibinde TİB’e (şimdiki adıyla BTK) destek vermek zorunda. 2015 yılında Anayasa Mahkemesi, 2014 yılında onaylanan, barındırma hizmeti sağlayıcıların verileri iki yıla kadar saklamalarının zorunlu hale getirilmesi dahil olmak üzere bir dizi değişikliği iptal etti.176 Herkese açık internet hizmeti sağlayıcıları, ticari veya ticari olmayan statüde olmalarına bağlı olarak, veri saklama konusunda farklı sorumluluklara tabi. Ticari hizmet sağlayıcılar, para karşılığında internet hizmeti sunan, internet kafe gibi yerler olarak tanımlanıyor. Ticari olmayan, herkese açık internet hizmeti sağlayıcıları, otel ve restoran gibi, belli bir yerde belli bir süre için internet hizmeti sunan yerler olarak tanımlanıyor. Herkese açık internet hizmeti sağlayan tüm kuruluşların yasa dışı içeriğe erişimi engellemek ve dahili IP dağıtım kayıtları tutmak için gerekli tedbirleri alması istenirken, ticari internet hizmeti sağlayıcılarının ayrıca yerel yetkililerden izin alması, BTK tarafından onaylanan içerik filtreleme hizmetini kullanması ve BTK tarafından temin edilen bir yazılımla dahili IP dağıtım kayıtlarını günlük olarak doğru şekilde tutması ve bunları bir yıl boyunca saklaması gerekiyor. Ayrıca, bu ticari hizmet sağlayıcılardan, kullanıcıları tespit etmek için bir güvenlik kamerası sistemi kurmaları ve görüntü kayıtlarını yedi gün saklamaları isteniyor. Talep edildiğinde tüm verilerin BTK’ya verilmesi zorunlu ve bunun için mahkeme kararı gerekmiyor. Bu kurallara uymayanlar 10.000 TL (1.740 ABD doları) ila 100.000 TL (17.380 ABD doları) arasında para cezasına çarptırılıyor.177

Koronavirüs salgını sırasında hazırlanan yardım paketinin bir parçası olarak iktidar partisi AKP 66 yasa maddesi önerdi; bunların arasında dijital şirketlerin ve sosyal medya şirketlerinin Türkiye’de yerel ofis açmasını ve verinin yerelleştirilmesi için tüm verileri Türkiye’de depolamasını zorunlu hale getiren bir tasarı da bulunuyordu. Daha önce kişisel verilerin korunması için mevzuatta atılan adımlara rağmen, bu tasarı aynı zamanda özel şirketlerin kullanıcılara ait kişisel verileri izlemesine ve saklamasına izin veriyor.178 Avukat Ece Güner Toprak, tasarının Türkiye’de medya platformlarına yönelik sansür potansiyeli taşıdığını belirterek derin endişelerini dile getirdi. Toprak’a göre, Twitter, Facebook ve diğer platformlar Türkiye’de ofis açtığı zaman, yasa gereğince, “kullanıcı verilerini Türkiye’de saklamak ve her tür içerik kaldırma, erişim engelleme [ve diğer] tedbirleri derhal uygulamak” zorunda olacak. Bu gereklilikleri yerine getirmezlerse, bant genişliği daraltılacağından tüm kullanıcı trafiğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaklar.”179 Hukuk profesörü Yaman Akdeniz, önerilen yasanın açıkça sosyal medya platformlarını hedef aldığını doğruladı, zira yasa, tüm platformların kullanıcı verilerini talep durumunda iktidardaki yetkililerle paylaşmasını zorunlu hale getiriyor ve içerik kaldırma uygulamalarını bir üst düzeye taşıyor.180

Mevzuat teklifi daha sonra değiştirilerek sosyal medyayla ilgili maddeler çıkarılsa da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), sosyal medya platformları dahil olmak üzere tüm dijital servislere abone olunurken devlet tarafından verilen T.C. Kimlik numarasının kullanımını zorunlu hale getiren bir tasarı teklifi sundu. MHP, böyle bir kural olmadığı için troll ordularının ve sahte profillerinin internette mağduriyete neden olduğunu iddia etti.181 MHP milletvekili Halil Öztürk de, önerilen tasarının veri yerelleştirmeyi güçlendirmeyi ve internette terör ideolojilerini yayan sahte profillerin açılmasını engellemeyi, aynı zamanda kişisel verileri koruma önlemleriyle milli verileri korumayı amaçladığını belirtti.182 Teknoloji uzmanı Onur Mat kamuoyunda tartışmaya açılan veri yerelleştirme girişimlerini değerlendirdi ve YouTube, PayPal veya Wikipedia’nın yasaklaması gibi, bu sınırlamaların da gizlilik haklarına ve sivil topluma zarar verdiğini ifade etti. Özellikle şahıslara ait küçük işletmeler söz konusu olduğunda “teknik altyapıya erişim ve mali ve ekonomik mekanizmalara entegrasyon hayati bir gerekliliktir.” Sosyal medyanın ve diğer platformların kısıtlanması “bu küçük işletmelerin rekabet potansiyelini öldürüyor” ve bu da “ülkenin ekonomik rekabetçiliğini azaltma riskini beraberinde getiriyor.183

Raporlama döneminden sonra, Temmuz 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, taslağı Nisan ayında hazırlanan ve Türkiye’de günlük ziyaretçi sayısı bir milyondan fazla olan yabancı sosyal medya şirketlerinin ülkede temsilci bulundurmasını zorunlu hale getiren sosyal medya yasasını yeniden gündeme getirdi ve onayladı. Düzenleme, hükümetin internette ifade özgürlüğü üzerindeki denetimini daha da sıkılaştırıyor. Şirketlerin hükümetten gelen talep üzerine ilgili içerikleri 48 saat içinde kaldırması zorunlu olacak, aksi halde 700.000 ABD dolarına kadar para cezaları verilebilecek. Yasa aynı zamanda veri yerelleştirmeyi de kapsıyor ve sosyal medya şirketlerinin kullanıcı verilerini Türkiye’de saklamasını gerekli hale getiriyor; bu durum, kullanıcıların gizliliği konusunda ciddi kaygılar uyandırıyor (bkz. B2).184

C7: Kişiler internetteki faaliyetleri nedeniyle devlet yetkililerinin veya diğer aktörlerin hukuk dışı tehditlerine veya fiziksel şiddete maruz kalıyor mu? (0-5 puan) ( 3 / 5)

Türkiye’de gazetecilerin taciz edilmesi bir sorundur. 2016’dan bu yana Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) internette gazetecilere karşı en az 950 saldırgan davranış ve 176 şiddet tehdidi tespit etti.185 100.000’den fazla takipçisi olan bir Twitter hesabı (@ustakiloyunlari) düzenli olarak gazetecileri karalıyor veya kişisel bilgilerini açıklamakla tehdit ediyor. İnternette İslam veya Muhammed Peygamber ile ilgili ifadeler, Kürtlerle sivil çatışmayla ilgili ifadeler ve Cumhurbaşkanı, hükümet veya iktidar partisiyle ilgili en hafif eleştiri bile ölüm tehditleriyle veya hukuki savaşlarla sonuçlanabiliyor. Yurttaş gazeteciler ve internetten yayın yapan haber kuruluşları için çalışan muhabirler, haberleri nedeniyle saldırı tehlikesiyle karşılaşıyor.186

Raporlama döneminde, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETAV) adlı hükümet yanlısı bir düşünce kuruluşu, Türkiye’de, Avrupa Birliği'nin mali desteğiyle uluslararası medya kuruluşları için çalışan gazetecilerin özel ve kişisel bilgilerini açıklayan bir belge yayınladı. Sivil toplum kuruluşları, gazeteci dernekleri, muhalefet partileri, barolar ve diğer birçok kuruluş raporu, ciddi şekilde hatalı ve etik dışı olduğu gerekçesiyle kınadı.187 SETAV bu belgede gazetecilerin kişisel bilgilerini onları suçlu göstererek paylaştı.188 Türkiye Gazeteciler Sendikası, SETAV’ın yasa dışı şekilde gazetecileri fişlediği ve hedef gösterdiği suçlamasıyla kuruluş hakkında şikayette bulundu. Diğer birçok gazetecilik derneği de güçlü bir tepki göstererek belgenin yayından kaldırılmasını talep etti.189

Gazetecilerin fiziksel saldırılarla tehdit edilmesi, medyadaki seslerin çeşitliliğini de sınırlıyor. Önceki raporlama döneminde ondan fazla gazeteci, iktidardaki ittifakın politikalarını ve önemli siyasi isimleri eleştirdikleri için fiziksel saldırılara uğramış, dövülmüş ve silahlı şiddete maruz kalmıştı. Bu saldırılar uluslararası çapta kınansa da, çoğu olay cezasız kaldı ve bu, gazetecilere yönelik başka saldırganlıkları teşvik etti.190

Türkiye’de gazetecilerin evlerine baskınlar sık sık yaşanıyor. Hükümeti eleştiren gazeteci Nurcan Baysal, 19 Ekim 2019’da, sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle, kendisi yurt dışındayken evinin sabah 05:00’te onlarca terörle mücadele polisi tarafından basıldığını duyurdu.191

Mart 2020’de Suriye'nin İdlib vilayetinde konuşlandırılan Türk askerleri hedef alan bir hava saldırısının ardından, Rus haber ajansı Sputnik’ten üç gazeteci aşırı sağcı bir grubun saldırısına uğradı.192 Gazeteciler daha sonra gözaltına alındı. Türk askerlerinin ölümü konusunda kendi sosyal medya hesaplarında hakaret içeren bir video paylaşan bir genç, daha sonra başa bir videoda özel operasyon güçleri tarafından şiddet uygulanarak tutuklanırken görüldü; bir yandan binlerce aşırı sağcı, genç adama işkence yapılmasını talep eden sloganlar atıyordu.193

8 Mart 2020’de düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü sırasında, Türkiye'nin dört bir yanında yüz binlerce kadın yürüdü. İstanbul’da valiliğin yürüyüşü yasaklamasına rağmen,194 planlanan noktanın çevresindeki bölgelerde yürüyüş gerçekleşti. Hükümet yanlısı medya ve troll orduları, sosyal medya paylaşımlarıyla bir karalama kampanyası başlattı ve hakaretler ve çevrimiçi saldırılarla yürüyüşe katılanları hedef alarak taciz etti.195

C8: Web siteleri, hükümete bağlı ve özel kuruluşlar, servis sağlayıcılar veya kişiler yaygın bilgisayar korsanlığına veya diğer türden siber saldırılara maruz kalıyor mu? (0-3 puan) ( 1 / 3)

Haber siteleri siyasi olarak hassas dönemlerde veya tartışmalı bilgiler yayınladıktan sonra sık sık teknik saldırıların hedefi oluyor. Raporlama döneminde bağımsız medya platformları dijital saldırılara maruz kaldı.

Temmuz 2019’da gazeteci Fehmi Koru’ya ait blog ve haber sitesi siber saldırı nedeniyle yaklaşık iki gün boyunca erişime kapalı kaldı. Koru, blogunda, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin AKP ile ittifaka girerek daha fazla güç kazandığını öne süren bir yazı yayınlamıştı. Daha sonra yazı nedeniyle Bahçeli tarafından eleştirilmiş, Bahçeli Koru'nun Gülencilerle bağlantılarına atıf yapmıştı.196

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle terörü desteklemekle suçlanan ve cezaevine konulan gazeteci Kenan Kırkaya, Facebook hesabının ele geçirildiğini açıkladı. Şu anda hakkında ilgili yürütülen soruşturmaya konu olan paylaşımlar Kırkaya tarafından yapılmamıştı, zira kendisi cezaevinde olduğu için hesabına erişemiyordu.197

Şubat 2020’de iki gazetecinin, Murat Ağırel ve Batuhan Çolak’ın cep telefonlarına “Signaling System 7” (SS7) açığı üzerinden sızıldı ve telefonlarının bağlantı servisi 4.5G’den 2G’ye düşürüldü.198 Mart 2020’de deneyimli gazeteci Ayşenur Arslan'ın Twitter hesabı kimliği belirlenemeyen saldırganlar tarafından ele geçirildi.199 Bu gazetecilerin hesaplarının ele geçirilmesi, teknoloji çevrelerinde GSM (global mobil iletişim sistemi) şirketleri hakkında tartışma başlatırken, şirketler ağda güvenlik riski analizi hakkında veya bu tür olaylara karşı önlem alıp almadıkları konusunda herhangi bir açıklama yapmadı.200 Türk istihbaratçıların Libya’da hayatlarını kaybetmesiyle ilgili Twitter paylaşımları yapmalarının ardından telefonları, e-posta ve Twitter hesapları ele geçirilen bu gazeteciler, yaşananları “e-saldırı” diye nitelendirdi ve suç duyurusunda bulundu.201

Kültür-sanat haberleri sitesi Sanatak, 2016’da gençliğinde “[Kürt] gerillası olmak istediğini” açıklayan Türk oyuncu Füsun Demirel’i destekleyen bir mektup yayınladıktan sonra teknik saldırılara uğradı. Dağıtık hizmet aksatma (DDoS) saldırıları nedeniyle web sitesine yaklaşık 48 saat boyunca erişilemedi.202 Muhalif haber siteleri ve Twitter hesapları hükümet yanlısı siber korsanlar tarafından sık sık hedef alınırken durumdan bakanlıklar da etkilendi. 2016 yılında Berat Albayrak'ın kişisel e-posta hesabına Türk hacker grubu RedHack tarafından sızılmasının ardından 2000 ile 2016 yılları arasında çoğu devlet işleriyle ilgili 57.000’den fazla mesaj ortaya çıktı. Belgeler Dropbox, OneDrive, GitHub ve Google Drive’a yüklendi. 2017’de BTK, hükümetin, internette Türkiye’yi korumak için “beyaz şapkalı hacker’lardan” oluşan bir ordu kuracağını açıkladı.203

On Turkey

See all data, scores & information on this country or territory.

See More
  • Global Freedom Score

    32 100 not free
  • Internet Freedom Score

    30 100 not free
  • Freedom in the World Status

    Not Free
  • Networks Restricted

    No
  • Websites Blocked

    Yes
  • Pro-government Commentators

    Yes
  • Users Arrested

    Yes